ONUR YASER CAN

Suça Ortak Olma! Davanın Takipçisi Ol!

Takvimler hep ölü isimleriyle dolu, faşizmin tarihini günbegün ezberliyoruz. Hangi güne baksam bir arkadaşımın duruşması, bir kardeşimin ölüm yıldönümü, bir yoldaşımın gözaltına alınışı, tutuklanması, ölümü... Hangi yaprağını çevirsem takvimin bu ülkeyi yarı-açık cezaevine ve koca bir tabuta benzetiyorum... Hangi yana dönsem yüzümü acı, başımı çevirsem işkence, elimi kaldırsam tutuklama, haykırsam ölüm...

Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul'da esrar satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Yasal olarak zorunlu olmasına rağmen ailesine haber verilmedi. "Giriş doktor raporu" alınmadı. Savunma avukatı olmadan ifadesi alındı. Savcının böyle bir talebi olmamasına rağmen yasadışı olarak nezarete alındı, çırılçıplak soyulup fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kaldı, polislerin istediği biçimde ifade vermesi istendi, kendisine muhbirlik dayatıldı. "Çıkış Doktor Raporu", onu gözaltına alıp işkence yapan polisler gözetiminde alındı ve yasal hiçbir dayanak olmadan tekrar karakola götürüldü. Ertesi gün, tarih ibaresinde yanlışlık olduğu bahanesiyle tekrar karakola çağrıldı. İfadesine ve tutanaklara ekler yapıldı, zor kullanılarak imzalatıldı. Günlerce teknik ve fiziki takibe alındı. Avukatının dosyaya ulaşmasına gizlilik gerekçesiyle engel olundu. Hukuki olarak hiçbir dayanak olmamasına rağmen 3. kez karakola çağrıldı. Onur Yaser, karakola gitmektense kendini evinin penceresinden aşağıya çırılçıplak bir şekilde bıraktı. Tarih, 23 Haziran 2010. Polisler öldüğünü biliyor olmalarına rağmen Onur Yaser'e zorla imzalattırdıkları belgeler ve tutanaklarla Cumhuriyet Savcısı'na iddianame düzenlettirerek hakkında dava açılmasına sebep oldular.

Onur Yaser, arkadaşlarına anlattığı ve yaşamına son verme girişiminden bir gün önce kendi el yazısı ile yazdığı ve yarım kalmış olan nota göre, savcının serbest bırakın talimatına rağmen emniyette çırılçıplak soyuldu, hakarete uğradı, başkaları hakkında ifade vermeye zorlandı. Ölümünden bir gün önce konuştuğu bir arkadaşına ise şunları anlatmıştı: "Gözaltında çırılçıplak soyuldum. Duvara yaslanmamı söylediler. Öksürtüldüm, bir süre çömeltilerek bekletildim. Bu süreçte ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi, tokatlandım, sözlü olarak aşağılandım. Polislerden biri beni telefonla emniyete çağırdı ve önceki ifademden farklı bir ifade imzalattılar. Muhbirlik yapmam söylendi."

Ailesi "netice sebebiyle ağırlaşmış işkence, görevi kötüye kullanma, cinsel saldırı" gibi nedenlerden dolayı polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcılık karakolun giriş-çıkışlarında ve merdivenlerdeki kamera kayıtlarını inceleyerek polisler hakkında takipsizlik kararı verdi. Sadece, Onur Yaser'in ifadesi değiştirildiği için polis Salih Bahar ve Soner Gündoğdu hakkında "resmi evrakta sahtecilik" suçlamasıyla dava açıldı. 22 Kasım 2010′da yapılan 2. duruşmada mahkeme heyeti davayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi. Ailesi, bu süreç zarfında Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, TBMM İnsan Hakları İnceleme ve Araştırma Komisyonu, İnsan Hakları Derneği, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi, Birleşmiş Milletler Şiddet Özel Raportörü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltına Alınanlar İçin Çalışma Grubu olmak üzere tam yedi kuruluşa başvuruda bulundu.

Bu ülkenin takvim yaprakları haksızlıklarla dolu, topraklarından ölü kemikleri çıkıyor hergün, cezaevlerinde zulm kol geziyor, sokaklarında açık-faşizm koşulları yaşanıyor, adliyeleri hukuksuzluk kokuyor, baharı bile kan tütüyor, hergün ama hergün birileri öldürülüyor...

Onur Yaser, onlardan sadece biri... Onlarca, yüzlerce, binlercesinden biri...

Suça ortak olma! Davanın takipçisi ol!

Annesi Hatice ve babası Mevlüt Can'ın 3. duruşma için çağrısı:

"Canımız oğlumuz, Onur Yaser Canımız'ın yitirilmiş geleceği için adalet arama mücadelemize devam ediyoruz. 2 polis hakkında açılmış bulunan "Resmi Belgede Sahtecilik Suçu" ile ilgili davanın üçüncüsü yapılacak. Onur Yaser Canımız'ın dostlarını, yani bizim dostlarımızı, saat: 11.45′te duruşma salonunun önünde bekliyor olacağız."

Duruşma Yeri: Çağlayan Adliyesi, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu

Duruşma Tarihi: 6 Mart 2012 Salı Günü, Saat: 12.00

http://fraksiyon.org/sua-ortak-olma-davann-takipisi-ol/