Açıkcası tanımıyordum. Facebook'ta dolaşan haberler sayesinde varlığından bihaber oldum. Adına hazırlanmış siteyi gördüm. Girdim. Hayat hikayesini okudum.
Titredim.
Çünkü benim hayatımla paralellikler taşıyordu hayatı. Ağbimin ortaokulda okuduğu okuldan mezun olmuştu, Gazi Anadolu. O da benim gibi AFS öğrencisiydi. Bir sene Belçika'da kalmıştı. ODTÜ'de okumuştu aynen benim gibi. O, 82 doğumluydu, ben 83. Belçika'da geçirdiği yılı iyi değerlendirmişti, benim aksime. Geldiğinde ise daha sosyal bir öğrenci olmuş anlaşılan. Erasmus'la da yurt dışına gitmekten çekinmemiş. Bunun yanında müzikle uğraşmış. Sanatla uğraşmış. Mimar olmuş zaten.
Hayat doluymuş.
Peki beni titreten neydi? Onun neden balkondan çırılçıplak atladığını çok iyi anlamam belki de. O duygunun adı adaletsizlik duygusu. Toplumun içindeki bir birey, yozlaşmış sistemle yüzleşmiş, yakalanmiş ve yok edilmiş. Ve adaleti bulamamış.
İçimde öfke ama bir yandan da çaresizlik.
Onun kadar sakin kalabilir miydim? Bana yapılacak bu kadar büyük bir işkence ve adaletsizlik sonucu sakin kalabilir miydim?
Ben onun kadar iyi bir insan olamazdım. Kafayı çoktan yemiş olurdum. O karakolu basardım. Elimde baltayla. Evet, bunu yapardım. Çünkü içimdeki öfke bunu yaptırırdı bana. Cinnet geçirirdim. Bana yaptıkları yüzünden o memurlara hayatlarında görmedikleri şokları yaşatırdım.
Çünkü ben Onur Yaser gibi medeni bir insan değilim.
O, bu adaletsizliğe dayanamadı. Ve kendini balkondan aşağı attı.
İş dünyasında, toplum ve özel hayatımda yaşadıklarım yüzünden içim öfke dolu. Bir anlamda o yüzden korkuyorum meydanlara inmeye. Çünkü biliyorum, içimdeki öfke o kadar büyük ki, beraberimde bir kaç adam daha götürürüm. Çünkü ben medeni bir insan değilim. Vahşiyim. Çünkü hayat ile ilgili, toplum ile ilgili sorunlarım var. Bu sorunların gittikçe çözümsüzlüğe ulaştığını görüyorum. Ve tek çözümün gün geçtikçe kaba kuvvet olduğunu düşünmeye başladım.
Ama Onur'un böyle düşünceleri yoktu. O, hayatın tadını çıkartan mutlu bir insandı.
Sistem beni yakalamış olsaydı, çok daha farklı bir haber okuyor olurduk.
Bu duygularımı sorguladım şimdi. Neden böyle davranırdım? Çok basit: Adalete olan güvensizliğim. Kaç kere gördük, o polislerin bir şekilde aklandığını. Görüyoruz, bir yayın yaptıkları için içeride yıllarca kalanları. Bunun yanında yine görüyoruz dolandırıcıların ne kadar kolay içeriden çıktığını.
Adalete olan güvensizliğim. Türk yargıçlarına güvenmek mi? Pardon ama niye güveneyim? Birisinin adamı olmayan sade bir vatandaş olarak niye güveneyim?
Adaleti benim yerime yerine getiremeyecek devletin bana ne faydası var? Kuralların ne faydası var? Kanunlardan bana ne?
Adalet anarşi olmasın diye var. Adalet yoksa anarşi yakındır.
Esin kalın. Sakin kalın.
http://gurkaneraslan.wordpress.com/2014/03/03/onur-yaser-can/